6 Temmuz 2012 Cuma

Berlin Hatırası, Eylül 2011


Merhabalar, yaz geldi herkesten tatil planlarına kulak misafiri oluyorum bu günlerde. Bana her ne kadar bu yaz pek tatil gözükmese de insanın canı istiyor tabi.Malum staj İstanbul sıcağında geleceğimiz için bir şeyler kapmaya çalışıyoruz.Ben gençliğin bu yaz günlerini gezerek geçiremesem de daha önce ki tecrübelerimi hatırlayarak biraz kafa dağıtmak istedim sizlere de aktarmış olurum aynı zamanda.Bakarsınız bir gün yolunuz düşer buyrun işte size Berlin J
2011 eylül ayında ev arkadaşımla Berlindeydim.Yolculuğa başlamadan önce İstanbul’da bunaltıcı bir sıcak vardı fakat orada hava kapalı ve yağmurluydu.Havaalanından şehre geldiğimiz de birinden yol tarifi aldık gayet akıcı İngilizcesiyle bize gerekli bilgileri vermişti.Daha sonra arkamızdan yürürken bizim konuşmalarımızı duymuş olacak ki ‘Arkadaş siz Türk müsünüz ya’ diye seslenmesi bizim koptuğumuz andıJ Koskoca Berlin’de ilk konuştuğumuz kişi Türk çıkmıştı.Evet aslnda pek şaşırmamak lazım yaklaşık 200,000 civarında vatandaşımız Berlin’de yaşıyor. Bu, Türkiye dışında yaşayan en kalabalık Türk, aynı zamanda Berlin'deki en kalabalık yabancı nüfusunu oluşturur. Berlin'de en yoğun Türk nüfusu Kreuzberg semtinde bulunmaktadır.Neyse buna tekrar değineceğim.
En çok dikkatimi çeken şeyden başlamak istiyorum.Metro otobüs vs kullanabilmek için “Welcome Card” denilen bir kart aldık.Çeşitli tarifeler var bizdeki akbil,İstanbul kart gibi bir şey fakat öyle büyük bir fark var ki onuda metroyu kullanacağımız sırada fark ettik.Metro girişinde ne bir gişe ne bir turnike ne de bir görevli.Biz kartı göstereceğimiz bir yer ararken herkes elini kolunu sallaya sallaya biniyordu.Şaşkınlık içinde bizde kendimizi metro da bulduk.Binerken inerken her türlü toplu taşıma aracında bu olay böyle işliyordu tabi merak edip araştırdıktan sonra öğrendik ki devletin vatandaşına olan güvenine dayalı bir sistem varmış.Herkes bizdeki gibi aylık kartını doldurturmuş fakat bi yere okutmak gerekmezmiş.Ama belirli zaman aralıklarıyla görevliler gelip kartını soruyormuş. Kartı olmayan kişiye ağır ve caydırıcı cezalar olduğunu öğrendik.Vaay arkadaş diyor insan.  Aklımıza hemen İstanbul geliyor düşünemiyoruz böyle bir uygulama yaptığımızı kim bilir nelerle karşılaşırız J 
Bizi şaşırtan bir şey daha var ki anlatmadan geçemeyeceğim.İstanbul’dan alışık olduğumuz bir metro ulaşım sistemimiz var.Hani şu sıralarda İstanbul’un Anadolu yakasına daha yeni gelen(!) Avrupa yakasında da 2-3 farklı metro-tramvay-tren hatlarının birleşmesinden oluşan.Evet bizim belki de en hareketli şehrimizdeki yer altı ulaşım durumu böyleyken taşıt trafiği konusunu hiç açmıyorm bile. Berlin’de trafiğin “T” sine denk gelmedim desem hiç abartmış olmam çünkü her yere metro ile çok ama çok rahat ulaşabiliyorsunuz.Sizlerle metro haritasını paylaşmak istiyorum daha açıklayıcı olucaktır.



Evet işte gördüğünüz resim yer altında bir şehir daha olduğunu gözler önüne sermeye yeterli sanırım.Metroya girdiğinizde birkaç kattan oluşan raylar birbirininin üzerinindeki raydan geçen trenler görüceksiniz gerçekten mükemmel bir sistem yapmış adamlar.Biz hala bekliyoruz Anadolu yakasına bir metro açılsın diye…
Ulaşımın bu kadar kolay olduğu bir şehri gezmek çok zevkli tabi.


           Şimdi biraz da gezilecek yerlerden bahsetmek istiyorum. Kentin doğusunda yer alan Müzeler Adası (Museumsinsel) içinde Pergamon (Bergama) Müzesi de dahil, birçok müzeyi barındırmaktadır. Bergama Zeus Sunağı, Milet'in Market Kapısı, İştar Kapısı ve Mshatta Alınlığı gibi original yerlerinden yapının parçaları toplanarak bu müzede yeniden birleştirilmiş anıtsal yapılar Bergama Müzesi'nin adını dünyada meşhur etmiştir. Özellikle Bergama ve Milet'ten alınan eserlerle oluşturulan koleksiyonun edinimi meşruluğu konusunda tartışmalar vardır. Türkiye bu eserlerin gün ışığına çıktığı yer olduğu için koleksiyonun geri iade edilmesi için Almanya Hükümetine başvurulmuştur.
        Brandenburg Kapısı zamanında Berlin’de doğu batı geçişinin yapıldığı yer olarak karşımıza çıkıyor görülmeye değer.
        Berlin Duvarı (Berliner Mauer) , Duvarı görmek için U-bahn ile (metro) U-Ostbahnhof veya U-Warschauer str. ‘ye gidin. Burada inip sokağa çıkınca zaten görceksiniz duvarı. Bol bol resim çekilebilirsiniz 
         Deutsches Technikmuseum Berlin: Biraz olsun uçaklara,eski trenlere,arabalara yada durun böyle sayamıycam teknik – teknolojik şeylere ilginiz varsa bu müzeyi mutlaka görün derim.Şahsen 3 saatte çıkamadım bu müzeden.
         Birde Nollendorfplatz  diye bir mahalle var ki burada aç kalmazsınızJ Burada bulunan Hasır Restaurantın dönerini denemelisiniz.Tori-Katsu adında Japon çalışanları olan bir yer var ben denemedim ama pişmanım, sonradan öğrendiğime göre çok lezzetliymiş L Maibach ve Xara da buradaki Türk cafeler.Birde Falafel denilen nohut köftesi şeklinde bir şey denedim ama pek beğendiğimi söyleyemem denemesi size kalmış.
        Yolunuz “Kreuzberg” semtine düşerse hiiiç şaşırmayın Türkiyede miyim diye. Tüm dükkanlar türk. Çiçek pasajı falan da var, nargile içebilrsiniz. E tabii türk yemekleri de var güzel.Hatta bir bakkalda “Bize Her Yer Trabzon!”  yazısını gördüğümü de söylemeden geçemicem J

     Tabi anlatıcak daha çok şey vardır ama şimdilik gözümden Berlin manzaraları bu kadar.Adamlar vatanının reklamını öyle güzel yapıyolar ki her yeri gezesin geliyor.Biz güzelim Anadolu'muzu kendimiz bile gezip öğrenemezken turiste nasıl açalım.Bu konuda o kadar çok yapılması gereken var ki..Biraz olsun reklamımızı yapabilsek biraz olsun vatanımızın değerini bilip,bu güzel yurdu değerlendirmesi bilsek çok farklı yerlerde olacağımıza inanıyorum.
      Biraz anılarımı tazeledim biraz da sizlere rehberlik edebildiysem ne mutlu bana J

1 yorum:

  1. Vip danişmanlık olarak sitenizi çok ilginç ve dikkat çekici bulduk. Başarılarınızın devamını diliyoruz.

    YanıtlaSil